Son zamanlarda İslam’ı kendi düşünceleri ile yorumlayan ilahiyat profesörlerinin sayısı bir hayli arttı. Kimisi hadisleri, kimisi mucizeleri inkar etmeye başladılar. Hatta ayetleri kendi kafasına göre yorumlayıp, farz olan ibadetleri inkar edenler dahi çıktı. Daha birkaç gün önce Dokuz Eylül Üniversitesinde bir öğretim görevlisinin Hz. Meryem hakkındaki çirkin iddialarına şahit olduk. Oysa Allah cc. Hz. Meryem’i, Kur’an-ı Kerim’de iffetli bir kadın olarak tanıtıyor. İşte tüm bu sapkın düşünceler felsefe üzerine kurulmuş din eğitiminin sonucudur.
İslam Felsefe Değildir, Allah’ın Hükmüdür!
İslam’da bence diye bir tabir yoktur. Kuralları kesindir ve bu kurallara uyulması zorunludur. Zaten İslam’ı mükemmel kılan da budur. İslam dininde bir hüküm/fetva verilirken, ayetlere ve hadislere bakılır. Verilecek hüküm ince süzgeçlerden geçirilir ve sonuca ulaşılır. Zaten Ayet ve Hadisler fetva vermek için gayet yeterlidir. Allah cc. peygamber efendimiz (sav) dönemini öyle bereketli kılmış ki, her konuda bir emsal olay yaşanmış. Ancak şöyle bir durum var ki, dini kendi düşüncelerine göre yorumlayan felsefeciler, hadisleri de inkar etmekten geri kalmıyor. Neymiş efendim, hadisler peygamber efendimizden 2 asır sonra toplanmaya başlamış. Ey gafil, sen peygamber efendimizden 2 asır sonra rivayet edilen hadislere inanmıyorsun da, bizden din hakkında 14 asır sonra yorum yapan senin sapkın düşüncelerine mi inanmamızı bekliyorsun.
İslam Bilim Değil, Bilim Üstü Bir Gerçektir!
İslam dinine bilimsel açıdan bakan öğretim elemanları ise, bilimle bağdaşmayan mucizeler reddediliyor. Oysa bilim araştırmaya, deneme-yanılmaya dayanan bir öğretidir. Bilimin bugün öne sürdüğü doğruların, yarın başka bir araştırma ya da deney sonucunda yanlış olduğu ortaya çıkabilir. Oysa İslam 14 asır önce ne ise, bugün de aynıdır. İslam hükümleri değişmez, farklılaşmaz, dün doğru olan yarın yanlışa dönüşmez. Çünkü İslam dini insanüstü bir akıl, yani Allah’ın sonsuz ilmi ile kusursuz şekilde tasarlanmış bir dindir. Bilim ise insan aklı ile oluşturulmuş, deneyler ve deneylerden elde edilen sonuçlar ile inşa edilmiştir. Ancak her deneyin sonucu her zaman doğru olarak kabul edilmez. Çünkü aynı deney, farklı zaman da, farklı ortamlarda değişik sonuçlar verebilir. Oysa İslam, bilinçsiz bir deney-sonuç ilişkisi değil, bilinçli bir aklın ürünüdür. Bu sebeple mucizelere bakarken felsefe ya da bilimle değil, o mucizeleri yaratanın kim olduğunu bilerek bakılmalı. Yani Allah’ın sonsuz ilim ve kudret sahibi olduğunu, her şeye kadir olduğunu bilerek olaya bakılırsa o zaman mucizeler anlam kazanır. Eğer imanınız zayıf ise ve Allah’ı gerçek manada tanımıyorsanız, mucizeleri reddetmeniz kaçınılmaz olur. İşte bu nedenle yarının alimlerini, ilim adamlarını yetiştirecek hocaların liyakati çok önemlidir.
Tehlikenin Farkında mıyız?
İslam üzerine eğitim veren okullar acilen ihya edilmeli. Bu okullarda eğitim veren öğretim elemanlarının liyakati sorgulanmalı. İslam hakkında öğrencilere ayet ve hadisleri yok sayıp, kendi düşüncelerini empoze etmeye çalışan tüm öğretim elemanları görevden alınmalı. Çünkü onların yetiştirdiği nesiller gelecekte İslam’ın yozlaşmasına neden olacaktır. Önlem alınmadığı taktirde bir ya da iki nesil sonra İslam’ı tam manası ile anlamayan bir nesil bu okullarda eğitmen olacak ve öğrencilere kendilerinin bile tam manası ile anlamadığı din hakkında eğitim verecektir. Bunun neticesinde ise ayetlerin, hadislerin ve mucizelerin doğruluğu dahi tartışma konusu haline gelecektir. Bu tam anlamı ile ülkemizin İslam anlayışı üzerine bir hezimet olacaktır.
Sonuç olarak hükümet acilen harekete geçip, ehl-i sünnet’e aykırı fikirler öne süren, ayete-hadise değil de kendi kafasında kurguladığı düşüncelere göre yorum yapan, İslam’ı felsefe olarak gören ve mucizeleri bilim ile kıyaslayan hocaları acilen görevden uzaklaştırması gerekmektedir.
Yorum Yap