Bir hikâye vardı hatırladığım ve dilim döndüğü kadarıyla anlatayım.
Bir çocuk bal yemeyi çok severmiş. Bal yediğinde çocuğa alerji yapsa da çocuk baldan vazgeçemezmiş. Aile ya çocuğu baldan vazgeçirecekler ya da alerjiyi engellemenin bir yolunu bulacaklar. Ailesi son çare olarak çocuğu İmam-ı Azam Efendi’ye götürürler. İmam-ı Azam Efendi şikâyeti dinledikten sonra çocuğun ailesine dönerek 40 gün sonra gelin der. Çocuğun ailesi vardır bir bildiği deyip 40 gün beklemek zorunda kalır.
40 gün sonra çocuğu tekrar İmam-ı Azam efendiye getirirler. İmam-ı Azam Efendi çocuğa sadece “Bundan sonra bal yeme evladım” der. Sonra çocuğun ailesine dönerek tamam der.
Aile bir cümle için 40 gün bekletilmenin şaşkınlığı içinde evine döner. Ve artık çocuğun bal yemek istemediğini fark ederler. Biz bu çocuğa bal yedirmemek için o kadar uğraştık ama başaramadık, acaba bunun hikmeti nedir derler ve sormak için İmam-ı Azam Efendi’nin kapısını tekrar çalarlar.
İmam-ı Azam Efendiye “Efendim biz bu çocuğun bal yememesi için o kadar uğraştık başaramadık, siz nasıl bir sözünüzle vazgeçirdiniz” der.
İmam-ı Azam Efendi ise “Ben o sabah bal yemiştim. Çocuğa bal yememesini söylemem için, önce kendim bal yememem ve balın zerrelerinin vücudumdan çıkmasını beklemem gerekiyordu ki sözümün onda tesiri olsun” der.
Kıssadan anlaşılacağı üzere, kendi hayatımızda uygulamadığımız bir şeyin, başkasına öğütlemenin hiçbir tesiri yoktur.
Biz istediğimiz kadar Ayet, Hadis paylaşalım. Eğer onları kendi hayatımıza uygulamıyorsak, insanlar sadece okurlar. Okuduklarıyla kalırlar.
Bir dava için çalışıyorsak, önce o davayı özümsememiz gerekir. Gerekliliklerini kendi hayatımıza uygulamamız gerekir. Eğer Millî Görüşçü gibi yaşamıyorsak, tüm dünyaya Millî Görüşü anlatsak da yararı yoktur. Önce kalbimizle o davayı yaşamalı, gerekliliklerini yerine getirmeli, sonra insanlara anlatmalıyız ki çabalarımızın karşılığını alalım.
Ayrıca hakkı da gözetmeliyiz.
Haram yiyen ağızdan çıkan söz karşındakinin kalbine ulaşmaz. Haram derken sadece haksız kazanç olarak görmemeliyiz. Faiz almak, vermek de haramın bir parçasıdır. Kredi kartı ile aldığın bir kitabın, senin ilmine hayırlı bir katkı sağlamasını bekleyemezsin. Çünkü kökünde haram vardır, okursun ama anlamazsın, anlasan da yanlış anlarsın. Kredi kartı ile alınmış her ürün faizin bir parçasıdır. Çoğunlukla çevremizde görüyoruz. Cami imamları banka kredisi ile ev araba alıyor. Banka kredisi çeken imamın vaazları cemaate etki etmez. Bu sebeptendir ki imamlık artık sadece bir meslekten ibaret kalmıştır. Yani oraya inançsız bir adamı da oturtup cemaate namaz kılmasını söyleseniz hiç bir farkı yoktur.
Kısacası dudaktan çıkan sözlerin kaynağı temiz bir kalp değilse, o sözün söylenen insan için hiçbir hükmü yoktur.
Kalbinle konuş ki söylediklerin insanların kalbine dokunsun.
İnsanları düzeltebilmek için, önce kendimizi düzeltmeliyiz…
Hz. Ömer (RA)
Selametle…
Yorum Yap