Pandemi kısıtlaması nedeniyle öğrencilerimiz okullarda eğitim alamadılar. Bu sebeple yüzyüze eğitim yerine online eğitime katılmak zorunda bırakıldılar. Bu konuda devletimiz her ne kadar destek olsa da, online eğitim hiçbir zaman yüzyüze alınan eğitim kadar öğretici olmadı.
bir internet sitesinde bir öğrencinin ödev konusunda yardım istediğine şahit oldum. Öğrenci, uzaktan eğitim nedeniyle derslerden hiçbir şey anlamadığını, bu sebeple ödevi yapamayacağını belirtiyordu. Aynı zamanda ödevi teslim edemezse diploma da alamayacağını eklemiş. Ben bu yazıyı okurken çaresizliği hissettim. Malum okullarımızda yeterince eğitim verilmiyor, bir de buna pandemi nedeniyle uzaktan eğitim eklenince, öğrencilerimiz neredeyse hiçbir şey öğrenemiyor.
Yüzyüze eğitimin avantajları vardır. Öncelikle sabah kalkıp okula gittiğin için psikolojik olarak öğrenme moduna giriyorsun. Sınıf ortamında öğretmen-öğrenci hiyerarşisi nedeniyle, karşındaki öğretmeni dikkate almak için beyin konsantre oluyor. Ayrıca sınıf ortamında ilgilenecek pek fazla şey olmadığı için derse odaklanabiyorsun. Peki online eğitimde böyle mi?
Sabah kalktığın, üzerini değiştirdiğin, yemeğini yediğin ev ortamında öğrenmeye ne kadar odaklanabilirsin ki.
Bu kış, pandemi döneminde bir olaya şahit oldum. Altı kişilik bir aile, soba ile ısınan bir evde ikamet ediyorlar. Soba oturma odasında olduğu için malumunuz diğer odalar soğuk oluyor. Oturma odasında ev halkı TV izlerken, öğrenci köşedeki masada ders takip etmeye çalışıyor. Sizce bu ortamdaki çocuk telefon ekranındaki derse ne kadar konsantre olabilir ki? Zaten okuduğunu anlamayan öğrenciler yetiştiren bir eğitim sistemimiz vardı, şimdi ise mesleği hakkında en ufak bilgisi olmayan mezunlarımız olacak.
Amaç çok farklı. Eğer yeterince eğitim vermezseniz, yakın gelecekte sorgulamayan, ne yaptığını bilmeyen, sadece verilen emirleri uygulayan bir nesil yetiştirirsiniz. Sorgulamayan bir nesil, yönetenler için bulunmaz nimet, ancak bir ülke için geriye kalmışlığın ilk adımıdır. Bolca vasıfsız birey yetiştirirsiniz ve onların başına zengin bir aileden, özel dersler almış bir yönetici koyarsınız. Ve yüzyılımızın modern kölelerini oluşturursunuz.
Fatih Erbakan’ın dediği gibi;
Siyonizm için bir milyar köle yeterlidir, gerisini aşılarla, biyolojik saldırılarla, savaşlarla yok etmeyi planlıyorlar!